Herkese “Hoş bulduk” diyorum… Atlas Okyanusu’nu geçiş öncesi son durağımız, hazırlıklarımızı tamamladığımız Tenerifa’dan ayrılırken herkese ““Allahaısmarladık” demiştim. Şimdi ise Karayipler’de Barbados’a “Hoş bulduk” diyorum… Fırtınada hasar gören dümenimizi tamir için Tenerifa’da on gün kalmıştık… 11’inci ayın 11’inci günü tam saat 11’de palamarları çözüp “Vira demir” demiştik… Aynı saatlerde de Almanya’da geleneksel faşing eğlencelerine start veriliyordu. Tesadüf… Biz de Almanya’dan binlerce kilometre uzakta bir başka şeye start veriyorduk. Ama biz eğlenceye değil çetin bir sınav vereceğimiz yolculuğa çıkıyor, yüreğimizin gittiği yerlere gidiyorduk…
Niye bu ay… Denizciliği bilmeyenler için özetle… Doğa şartları açısından Akdeniz genellikle yaz ayları, Atlas Okyanus için ise Kasım-Aralık’ı beklemek gerekir çok sert hava, kasırgalara yakalanmamak için… Yüzyıllardır bu işin geleneği böyle…
Tekneler bağlı oldukları marinalarda, limanlarda güven içindedir. Ancak onlar oralarda bağlı durmaları için yapılmamış… Onları görevi denizleri, okyanusları aşmak… “Bizim teknenin de görevi bu olmalı” dedik ve Tenerifa’da bize katılan kardeşim İhsan Uğur, kaptan Murat ve skipper Volker ilk okyanus yolculuğumuza başladık.
Önümüz derya deniz… Atlas Okyanusu… Tenerifa gözden kayboluncaya kadar hepimizi heyecan sardı ama belli etmemeğe çalıştık. Hedef Orta Amerika’daki Karayip Adaları… Rota Barbados adası … Hani şu İspanyolca “sakallılar” anlamındaki Los Barbados’un kısaltılmış hali. Önce 600 mil kadar güney Batı’ya doğu yelken açtık… Ünlü Passat rüzgarlarını yakaladık… Ardından rotamızı Batı’ya çevirip 1600 mil katedip Barbados’a geldik… Hiç karaya ayak basmadan 24 gün denizle gökyüzü arasında geçti…
Planımıza göre 30 Kasım’da varacaktık ama 1 Aralık’ta Barbados’a daha 550 mil uzaktaydık… Yolumuzun yüzde 80’nini aşmıştık. Nihayet 6 Aralık’ta Barbardos’a vardık… Barbados en ve boyu 22-34 kilometre olan küçük bir ada… Haritada toplu iğne başı gibi gözüküyor… Yolda birbirimize “Aman Barbados’u ıskalamayalım… Kristof Kolomb gibi keşfedecek başka yer de yok artık” diye takılıyorduk… 24 gün sadece engin deniz, azgın dalgalar ve masmavi gökyüzü vardı. Dört de gemi gördük uzaktan… Ama herşey geride kaldı. Meşhur Karayip korsanları diye bir efsane var… Bu denizler korsanlardan sorulurmuş… İşte biz de o korsanların dolaştığı bölgedeyiz artık… Yolda yaşadıklarımı fırsat buldukça yazacağım…
Barbados sularına girince güvertede oturdum… Kendime bir yorgunluk kahvesi yaptım. Kahvemi içerken şunları düşündüm… “Her yelkencinin, denizcinin içinde sanırım mutlaka yeni ufuklara yelken açmak, dev dalgalarla boğuşmak gibi duygular var. Onların da hayat pusulası bu olsa gerek… Türk yelkenciliğinin öncüsü Sadun Boro denizcilerin duygusunu ‘Her denizcinin içinde gizli bir okyanus yatar’ diye ifade etmiş. Ben de bir deniz sevdalısıyım. Ben de aynı duyguları taşıyorum. Yıllardır bugünlere hazırlanıyordum”
İspanya Kralı’nın “Okyanus Amirali” ünvanı verdiği Kristof Kolomb ne diyor…
“Sahili gözden kaybetme cesaretini gösterinceye kadar, okyanusu geçemezsiniz.”
Sağlıcakla kalın…
Kadir UĞUR / Barbados /Aralık 2017
Degerli arkadasim Kadir, PRUVANIZ NETA RÜZGARINIZ KOLAYINA OLSUN!