Dostlara selamlar…
Bugün Antalya’dan yola çıkışımızın 77. günü… Teneriffa’da dümenimiz arızalandı. Gelen sesler üzerine dümeni İngiliz ustalar Adam ve Martin’e kontrol ettirdik… İşinin ehli iki usta yola bu şekilde devam edemeyeceğimizi, teknenin karaya çekilerek yatakların değiştirilmesi gerektiğini söylediler. Parçaların Danimarka’daki imalatçı firmadan temin edilmesi gerekiyor. Ismarladık bekliyoruz. Bu üzücü bir durum tabii ki.. Ama ben bu beklenmedik zoraki duraklama sırasında fırsatı kullanarak yolcuğumuzu anlatan Türkçe bir yazı dizisini gazeteci dostum Halit Çelikbudak’ın da katkılarıyla kaleme alacağım… Bu yazıları daha sonra Almanca yazacağım. İşte aşağıda ilk yazı… Bu arada bize Akdeniz’de eşlik eden sevgili eşim Almanya’ya döndü. Yolculuğumuzun bundan sonra etabında bize kardeşim İhsan Uğur katılacak.
Vira Bismillah…
Tarih 17 Ağustos 2017… Yer Antalya Lara’daki Delphin BE Grand Resort’un iskelesi… Saat 16:00 sıraları… Hava açık. Bu an sanırım yaşamım boyunca unutamayacağım anlardan biridir. Arkadaşlar, dostlar, gazeteciler, turizm sektörünün önde gelenlerinden oluşan bir kalabalık bir topluluğa veda ettik. Kaptan Murat ve skipper Volter Braun ile biraz açıkta demirlediğimiz BenBwissyacht’a geçtik.
Hafif bir rüzgarla tekne pupa yelken harekete geçti… Bir veda turu attıktan sonra batıya yöneldik. Bu sırada hüzün ve sevincin karışık duygularla arkaya, biraz önce ayrıldığım iskeleye doğru bakıyordum. Biraz önce beraber olduğumuz arkadaşlar, dostlar bize el sallıyordu. Biz de el sallıyorduk. Ama yavaş yavaş siluetleri kaybolmaya başladı. “Vira Bismillah” demiştik…
Ayrılış günleri yaklaştıkça zirve yapan heyecanlı günler geri kalmıştı. Şimdi artık Akdeniz, tekne, rüzgar ve yelkenlerimiz var… Yol alırken güneşin ağır ağır batışını da seyrediyordum. Daha birkaç öncesine kadar üzerine kafa yorduğum konular sanki dümen suyunda kaybolup gidiyordu. Denizden gelen o bol iyotlu havayı ciğerlerime iyice çekiyordum. Yıllardır hazırlandığım, hayal ettiğim seyahat başlamıştı…
Son yıllarda kendi kendime hep düşünmüşümdür. Batıya doğru yol alırken bir ara yine düşündüm. Neydi beni denize çeken şey… Yelkenciliğin o zor ama bir o kadar da cazibeli dünyasına nasıl girmiştim. Gazeteci dostum Halit Çelikbudak bir yazısında da işaret etmişti. Lübnan asıllı Fransız yazar Amin Maalouf bir eserinde şöyle diyor : “Uzaklara gitmek, denizler, sınırlar, ülkeler aşmak fırsatı çıktığı zaman hiç duraksama.” Galiba ben de böyle yapıyordum. Bu duygularımı cevabını ilerleyen günlerde mutlaka yazacağım….
Yarın : Ege, Yunanistan.